(Tuhaf Yazı) Bilmediklerim-Öyle Bi Şeyler #8




Yaşamımız boyunca bildiğimiz onca 
şeyin milyonlarca katı kadar bilmediklerimiz var. Bilmiyor oluşumuz kimi zaman içimizi rahat tutup kuruntu yapmamamıza neden olsa dahi kimi zaman varlıklarıyla çok can yakıcı olabilirler. Nelerden bahsettiğimi bile bilmezken bu yazıya başlıyor oluşumunun trajikomik oluşuna bakar mısınız? İşin ilginç kısmı benim için burada başlamıyor mu zaten? Bilmiyorum. Elbette bilmem bu yazı bir bilmediklerim yazısı.. Hiçbir zaman iyi bir yazıcı olduğumu savunmadım tıpkı iyi bir okur olmadığımı defalarca söylediğim gibi bunu da defalarca söylüyorum. Çünkü cümlelerin ve kelimelerin ne zaman nerede olacağını ve her bir insana nasıl etkileyeceğini henüz tam kavramış değilim. Daha kelimelere hakim olamazken bir şeyler yazabildiğimi ima bile etmem oldukça saçma olur. Ama bunun için çabalıyorum .Kelimelere gerçek anlamda hükmettiğim güne gelmek için çabalıyorum. Tıpkı her birey gibi bir şeyler için çabalıyorum. Yazı yazmak, kitap okumak,düşünmek veyahut düşünmemek , mutlu olmak ve mutlu etmek için çabalıyorum.  Ama yeri geldiğinde ne kadar çabalarsak çabalayalım hiçbir şeyin düzelemeyeceğini biliyorum. Bilmediklerimden bahsederken arada nadir de olsa bildiğim şeylerden bahsetmek istiyorum. Zamanın amansız bir hızı olduğunu biliyorum mesela...

Zamanın farklı işlediğini söyler dururum. Bana inanmayanlara karşı tek tek cümle cümle anlatırım demek istediğimi.. Kimileri bunlar deli saçması deyip geçer kimileri de bana katılıp bana fikirler ekleyerek eğlenceli bir sohbet ortamı oluşturur. Zaman her an farklı işler ve bunun nedeni pozitif bilimlerle açıklanabilecek bir şey değildir. Belki bu olaya biraz olsun yaklaşabilirler fakat asla tam olarak bilemezler. Duyusal olayların çoğunda pozitif bilimler yetersiz kalır. Tıpkı zamanı eğip büken insanları ve bu sayede oluşan milyonlarca evreni kanıtlayamadıkları gibi..
Bir ortam düşünün her şey yerli yerinde hafiften müzik var arkada , kendinizi rahat hissediyorsunuz etrafınızdaki insanlarla uyum içinde tempolu bir konuşma var ama bir anda bir bıçak gibi sessizlik araya giriveriyor herkes suspus bu sessizliğin ne getireceğini merakla bekliyor. Nefesler tutuldu ama sessizliğin getirdiği tek şey huzursuzluktu. Gerginlik ve huzursuzluk..Ayrıca bu sessizlikte zamanın nasıl geçtiğine dikkat çekmek istiyorum. O sırada zaman süner ağırlaşır ve olduğundan daha farklı işlemeye başlar. Kısaca yavaşlar yavaşlar hatta kimi zaman zaman durmuş saat işlemez hale gelmiş gibi hissedersiniz. İşte zaman bu anda değişir. Herkes bunu hisseder ve duyusaldır.
Aynı şeyi zamanı hızlandırarak da düşünebiliriz. Sevdiğiniz insanlarla birlikte yediğiniz bir yemek içtiğiniz bir çay konuşmanın keyfiyle anında bitiverir. Keyifli vakit geçirirken gerçekten vaktin nasıl geçtiğini anlamadım deriz bunun nedeni de yine zaman algısıyla ilgilidir.Bu konu üstünde planlarım var zamanı ele geçirebileceğimi biliyorum. Zaman tek bir hızda işlemez ve ben bunu biliyorum.

 Bir insan nasıl güçlü olur bunu biliyorum. Kendinden ödün vermeyen sağlam bir iradeye , düzenli bir düşünce sistemine ve hayallere olan güvensizliğiyle dimdik durmaya ihtiyaç duyar. Hatta ihtiyaç duymamayı öğrenmeye ihtiyaç duyar. Kendisi bir şeyleri başarmak için insanlara ihtiyaç duymaz.  Çevresindekilerle dengeli ilişkiler kurarak kimi zaman soğuk nevale olmalıdır. Ancak o zaman duygularına yenik düşmeyip kendini doğru ifade ederek yaşamını güçlü bir birey olarak sürdürür. Bunları biliyorum ama inanın söylendiği kadar kolay olmuyor. Tatlı duygulara , telaşlara hayallere umutlara ve en çok da bulutlara yenik düşüyorum. Bembeyaz üzerinde çıplak ayak koşabileceğim bulutlara ,çocukluk hayallerine yenik düşüyorum. Küçük kız çocuğu olup masaların altına saklanarak ağlıyorum. Gözyaşlarını saklanacak ve güçsüzlük belirtisi olarak görüyorum. Yazının başlarında da dediğim gibi bildiğimiz şeyleri uygulayamadıktan sonra bilip bilmemizin pek de bir önemi kalmıyor. Zayıf ve ihtiyaç sahibi olmuşsunuzdur. 
İster üstüne kafa yorun isterseniz de korkmuyorun deyin. Hep korkak ve pısırık olacaksınız.  Kusura bakmayalım bunlar bildiklerimiz.  
Gerçekten söylemek istediklerimi ifade etmeyi beceremezken bu yazıya başlamam hataydı. Buraya kadar okuduysanız özür dilerim. Ben anlatmak istediklerimi bilmiyormuşum. Ya da bilemiyormuşum. Tıpkı hiçbir şeyi bilemediğim gibi bunu da bilemiyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar