Cengiz Aytmatov-Gün Olur Asra Bedel Kitap Yorumu
Aytmatov yüreğinin en içten sesiyle memleketinin hikayelerini anlatmayı memleketine karşı kendine bir borç bilmiş bir yazar. Aynı zamanda bana göre Türk kültürünü dünyaya en iyi yansıtan yazar olduğunu düşünüyorum.
Bir yanda Sovyetler zamanında yaşanılan tüm acı şeyleri tüm gerçekçiliğiyle diğer yanda ise tüm ütopik ve fantastik ögeleri iyi bir şekilde harmanlayarak okuru akıcı bir kitapla baş başa bırakmış. Issız ve uçsuz bucaksız bozkırın sesli sessizliği kulağınızda uğulduyor kitabı okurken. Ben kitaba hayran kaldım zaman zaman okumaya dahi kıyamadım.
Bir ölüyü gömmeye giderken ne düşünürsünüz? Elbette geçmişi.
Biz düşünülen bu geçmişte neler neler okuyoruz..Bu aynı zamanda gelenklerini ,dilini, tarihini ve en çok da değerlerini korumak isteyen bir ülkenin hikayesidir.
Bozkırın ortasında Boranlı adlı bir köyde yıllarını demir yoluna vermiş olan demir yolu işçisi Kazangap öldükten sonra en yakın arkadağı Yedigey'in düşüncelerine dalıveriyoruz.
Kitabın anlatımında bir belgesel havası aldım. Bu bir tek bana mı öyle geldi bilinmez ama ben bundan inanılmaz keyif aldım.
Kitabı okurken kavurucu güneşi tepemde hissettim. Kitaptaki her acı acım oldu. Her gözyaşı gözümden sel oldu aktı. Bu kitap ben istesem de istemesem de bana çok şey kattı.
Bir anda bozkırın tüm o sarılığı ve alabileceğine düzlüğüyle karşınızda duran yazar sizi bir sonraki sayfada uzaya hatta güneş sisteminin de dışına götürüveriyor. Bu geçişlerde çok az da olsa bocalıyorsunuz ama kitap bir müddet ilerledikçe bu geçişlere iyice alışıyorsunuz.
Ayrıca Sovyetlerin Türkler üzerine kurduğu baskıları ve insanların kültürel olarak "mankurtlaştırılması" güzel bir değinme noktası olmuş.
Kitabı neresinden anlatmaya kalksam yeni bir güzellik çıkıyor içinden. Ben kitabı çok ama çok sevdim. Hikayesiyle, anlatımıyla ve en çok da geçmiş gelecek kavramlarının muazzam harmanıyla mükemmele yakın bir kitaptı. Herkesin okuması gerektiğinin yanı sıra dönüp bir kez olsun kendi acılarımızın aslında minicik olduğunu ve bizim onları gözümüzde büyüttüğümüzü görmenizi istiyorum. Kitapta tek hoşuma gitmeyen bazı bölümlerin gereğinden fazla uzatılmış olmasıydı. Bu bölümler okumamı biraz yavaşlattı. Eğer okumak istiyorsanız hemen başlayın.
Bir yanda Sovyetler zamanında yaşanılan tüm acı şeyleri tüm gerçekçiliğiyle diğer yanda ise tüm ütopik ve fantastik ögeleri iyi bir şekilde harmanlayarak okuru akıcı bir kitapla baş başa bırakmış. Issız ve uçsuz bucaksız bozkırın sesli sessizliği kulağınızda uğulduyor kitabı okurken. Ben kitaba hayran kaldım zaman zaman okumaya dahi kıyamadım.
Bir ölüyü gömmeye giderken ne düşünürsünüz? Elbette geçmişi.
Biz düşünülen bu geçmişte neler neler okuyoruz..Bu aynı zamanda gelenklerini ,dilini, tarihini ve en çok da değerlerini korumak isteyen bir ülkenin hikayesidir.
Bozkırın ortasında Boranlı adlı bir köyde yıllarını demir yoluna vermiş olan demir yolu işçisi Kazangap öldükten sonra en yakın arkadağı Yedigey'in düşüncelerine dalıveriyoruz.
Kitabın anlatımında bir belgesel havası aldım. Bu bir tek bana mı öyle geldi bilinmez ama ben bundan inanılmaz keyif aldım.
Kitabı okurken kavurucu güneşi tepemde hissettim. Kitaptaki her acı acım oldu. Her gözyaşı gözümden sel oldu aktı. Bu kitap ben istesem de istemesem de bana çok şey kattı.
Bir anda bozkırın tüm o sarılığı ve alabileceğine düzlüğüyle karşınızda duran yazar sizi bir sonraki sayfada uzaya hatta güneş sisteminin de dışına götürüveriyor. Bu geçişlerde çok az da olsa bocalıyorsunuz ama kitap bir müddet ilerledikçe bu geçişlere iyice alışıyorsunuz.
Ayrıca Sovyetlerin Türkler üzerine kurduğu baskıları ve insanların kültürel olarak "mankurtlaştırılması" güzel bir değinme noktası olmuş.
Kitabı neresinden anlatmaya kalksam yeni bir güzellik çıkıyor içinden. Ben kitabı çok ama çok sevdim. Hikayesiyle, anlatımıyla ve en çok da geçmiş gelecek kavramlarının muazzam harmanıyla mükemmele yakın bir kitaptı. Herkesin okuması gerektiğinin yanı sıra dönüp bir kez olsun kendi acılarımızın aslında minicik olduğunu ve bizim onları gözümüzde büyüttüğümüzü görmenizi istiyorum. Kitapta tek hoşuma gitmeyen bazı bölümlerin gereğinden fazla uzatılmış olmasıydı. Bu bölümler okumamı biraz yavaşlattı. Eğer okumak istiyorsanız hemen başlayın.
Yorumlar
Yorum Gönder